Vatanını milletini sevmek suç sayılıyor artık Türkiye'de...
Teğmen Mehmet Ali Çelebi Savunma Metni - 18.02.2011
"Şimdilik bu saldırıya 3 günlük açlık greviyle karşılık veriyorum.
Bu bir kaçış değil komutanlarımın ve silah arkadaşlarımın sinsice tuzağa düşürülmesine tepkidir.
Hukuksuzluğu reddediştir.
Ülkemin uçuruma sürüklendiğinin işaret fişeğidir.
Ve bu şartlarda sizden tahliye talep etmem benim için vatana ihanetle eşdeğerdir. Mevzubahis vatansa bundan gayrı kalan her şey teferruattır."
------------------------------
----------
BU KAREDE NE VAR??
Bu karede ben devlet düşmanı olarak değil, Cumhuriyet uğruna toprağa düşmüş silah arkadaşlarımın, aydınlarımızın vekili olarak bulunuyorum.
Burada sızma yok… Türk Gençliğinin milli mukavemetine tahammül edemeyenlerin yazdığı iddianamenin sefilane mahiyeti var…Bu iddianamenin GERÇEKLE randevusunda eriyişi, ezilişi var…!
Bu fotoğrafın her pikselinde yalana, safsatalara, cinnet tohumu iftiralara hücum var…
Bu karede M. Kemal dehası var. Eseri neden GENÇLİĞE emanet ettiği, sussa dahi GENÇLİĞİN susmayacağı var….
Burada örgüt toplantısı yok… Bizim vatansevercesine, vicdanlıca ve namusluca hareketlerimizi kirli ihtirasları yüzünden çirkin göstermeye çalışanlar var…
Mustafa Kemal’in askeri olabilme şerefini alçaltma; Türk Milletinin birincil müdafaa vasıtası olan evlatlarının - Türk Gençliğinin- nefesini tıkama, manevi kuvvetini yıpratma uğraşlarının sobelenmesi var…
Dizgin tanımaz ihtirasları aklından ve vicdanından önde gidenlerin, karabasanlarının içine otistik bir biçimde kapananların deşifre var. Onlardan Türk Milleti davacıdır…
SEYRETSEM YARGILANMAYACAKTIM
Bilinmelidir ki bir subayın yanında hiç kimse Cumhuriyete karşı serçe parmağını dahi oynatamaz. Ve hiç kimse benden bu konuda sessiz kalmamı, tarafsızlığımı talep edemez. Atatürk Devrimleri için kalbim çatlarcasına atmalı, onun uğrunda kendi soluğumu duyana kadar koşmalıyım. Uymaktan nefsimi asla vazgeçiremeyeceğim vazife içtihatlarımın sahibi M. Kemal’dir.
“Halkın saflığından faydalanarak milletin maneviyatına saldıran kimselerle onların ardından gidenler elbette ki birtakım cahillerden ibarettir. Bunlar Türk Milleti için yüzkarası oluşturacak vaziyetlerin meydan gelmesinde daima etken olmuşlardır. Bu gibilerin mevcudiyetini müsamaha ile karşılayanlar Menemen’de Kubilay’ın başı kesilirken kayıtsızca seyretmeye tahammül ve hatta alkışlamaya cesaret edenlerle birdir.”(Utkan KOCATÜRK Kaynakçalı Atatürk Günlüğü)
Bunları seyredip müdahale etmesem burada yargılanmayacaktım. Ama vicdanım beni ömür boyu yargılayacaktı. Benim için vicdanımın hükmü 30 aydır taşıdığım zincirlerden daha ağırdır. Cumhuriyet yıkıcılarına yol verseydim vicdan zincirleriyle bağlı yürüyen zindan olurdum.
Benim bedenim şerefimi, haysiyetimi soyunarak giyeceğim özgürlüğü kabul etmez. Cumhuriyet düşmanları ile mücadele ettiğim için zindanda çürümek; bunları görmezden gelerek sahip olacağım özgürlükten bin kat üstündür. Bu onurlu boyunduruğu bedenimde iftiharla taşırım.
BENİM İÇİN ÖZGÜRLÜK
İnsanın kaygı duyduğu şeylerin değeriyle ölçülür…
Korkunun onurdan, görev bilincinden, ülkemden daha baskın çıkmasına izin vermemektir özgürlük…!
Bedeninden önce şerefini korumaktır. Haysiyet satıp rahatlık kazanmamaktır.
Belalara karşı koyup diretmek, yolundan dönmemektir.
SONUÇ
Kurtuluş Mücadelemizin tüm buhranları arasında ebedi önderi takip edenler yalnız bir defa onun sesinin titrediğini işittiler. Yalnız bir defa gözleri yaşarmış gibiydi. O da şu vakitti. Eserini gençliğe emanet ederken:
“Bugün ulaştığımız sonuç asırlardan beri çekilen milli felaketlerden alınan derslerin ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu Türk Gençliğine emanet ediyorum.”
Türk gençliği olarak bizi milli davamızı takipten yıldıracak hiçbir vasıta yoktur. Milli davamız bizim hayatımızdır. Öz vatan toprakları bozguncu ruhlardan temizlenene dek milli müdafaa terk olunamaz.
Türk gençliği benim şahsımda teslim alınamaz..! Çünkü bizim vazife anlayışımız bize kurulan tertiplerin hayatımızdan çalacağı özgürlüğe, bizleri gömecekleri zindan çukurlarının derinliğine güdümlü ve düğümlü değildir. Bizler hiçbir kuşun uçamadığı yükseklerin, daha hiçbir ayağın inemediği uçurumların, yangınlar ortasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin evlatlarıyız.
Bu tertipler, Cumhuriyeti koruma hedefine yönelmiş adımlarımızı durdurmaya değil zerre kadar azaltmaya dahi sebep teşkil edemez. Şeref, namus, hakikat ve vatanın taleplerini yarışırcasına göstermeye devam edeceğiz. Cumhuriyet uğrunda verdiğimiz kavgada kökleşecektir.
Türk Gençliği her türlü maddi ihtiraslarını, şahsi duygularını milletinin selameti namına feda etmekten, azimli ve tereddütsüz olarak gayeye yürümekten vazgeçmeyecektir.
İTİRAF DEĞİL İRADE BEYANIMDIR!!
“Müdahale hareketimde haklıyım. Buraya haksız olarak getirildim ve bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!”
Vereceğiniz cezanın ağırlığı benim vazife anlayışımda gedik açamaz, sadece kazanacağım onurun ve şerefin büyüklüğünü tayin eder.
11 Şubat 2011 saat 20:45’te düşmanın sinsi savaş silahı olan bazı kanallardan mahkeme kapılarının komutanlarımın üzerine kilitlendiğini duydum ve üzüntüyle izledim. Hakaret olarak kabul ediyorum.
Sebep kaçma şüphesi… Siz M. Kemal’in askerlerinin cepheden kaçtığını gördünüz mü?
Komutanlarım sınırları açsanız, çekip gitmezler. ONLARI HİZBULLAHÇI MI ZANNETTİNİZ…!
Buradan Türk Milletine, Genelkurmay Başkanı nezdinde tüm komutanlarıma ve silah arkadaşlarıma sesleniyorum.,İçiniz rahat olsun. Biliyoruz ki bu bir savaştır. Savaşta asker yaralanır, asker şehit düşer, asker ölür. Bunların bilincindeyiz. Biz Türk Subayıyız. Bizim için HAK YOK, VAZİFE VARDIR.
Merak etmeyin. Burası bize zindan değil ÇİĞİLTEPE’DİR. Onuru karşısında yaşamını hakir gören Alb. Reşat Çiğiltepe’nin vazife anlayışıyla buradayız.
Mustafa Kemal’in “SİZE ÖLMEYİ EMREDİYORUM!” emri bizler için halen geçerlidir ve sonsuza kadar geçerli olacaktır.
Endişe duymayın. Teğmen Çelebi’yi geçemeyenler onu yetiştiren komutanlarına ne yapabilir!
Cephede bir Mehmet vardı. Şimdi 150 Mehmet var. CEPHE ŞİMDİ DAHA DA GÜÇLÜ…
Şimdilik bu saldırıya 3 günlük açlık greviyle karşılık veriyorum.
Bu bir kaçış değil komutanlarımın ve silah arkadaşlarımın sinsice tuzağa düşürülmesine tepkidir.
Hukuksuzluğu reddediştir.
Ülkemin uçuruma sürüklendiğinin işaret fişeğidir.
Ve bu şartlarda sizden tahliye talep etmem benim için vatana ihanetle eşdeğerdir. Mevzubahis vatansa bundan gayrı kalan her şey teferruattır.
ŞİMDİ KAPILARI KAPATIN!!
YÜZÜMÜZÜ IŞIĞA DOĞRU UZATACAĞIZ…
GİYOTİN İNECEK…TEKRAR UZATACAĞIZ…
İNECEK… UZATACAĞIZ…
KESMEYECEK… KAZANACAĞIZ…!
Mehmet Ali ÇELEBİ
Kr. Plt. Tğm.
Hasdal Cephesi
18.02.2011
Sen Denizler gibi tarihin temiz ve onurlu sayfasinda yerini alicaksin.
YanıtlaSil